reklamlar
1. AY GEBELİK | 4. AY GEBELİK | 7. AY GEBELİK |
2. AY GEBELİK | 5. AY GEBELİK | 8. AY GEBELİK |
3. AY GEBELİK | 6. AY GEBELİK | 9. AY GEBELİK |
Sizdeki değişiklikler
- Rahim kaslarının ve bağlarının sürekli basıncı nedeniyle
göğsünüzün aşağı kısmında ağrı hissedebilirsiniz. Bebek
hareketleri güçlü ve düzenlidir, ancak rahim içindeki alan
daraldığı için hareketleri azalmıştır.
- Bebeğin ölçüleri özellikle sırtınızın alt kısmına ve mide
bölgesine doğru genişleyerek büyür. Kasıklarınızda ve leğen
bölgesinde karıncalanma, uyuşma hissedebilirsiniz.
- Yalancı doğum sancıları da denen Braxton Hicks kasılmaları
artabilir.
- Rahat uyuma pozisyonu bulmakta zorlanabilirsiniz, nefes
darlığı olabilir. Yan tarafınıza uzanıp bacağınızı diğerinin
üzerine atarak daha rahat uyumanıza yardımcı olabilir. Bu
pozisyonda, bacaklarınızın arasına yastık koymayı
deneyebilirsiniz, bu şekilde uyuma ayaklarınızdaki şişliği
azaltıp dolaşımı arttıracağından rahat etmenize yardımcı
olabilir.
- Bebeğin başı aşağıya doğru ilerledikçe, daha sık idrar
ihtiyacınız olacaktır. Gülerken, öksürürken idrar
kaçırabilirsiniz.
- Basur ve mide ekşimeleriniz, hazımsızlık, şişkinlik
şikayetleriniz olabilir.
- Göbek çukurunuz düzleşebilir, dışarı çıkabilir ancak
endişelenmeyin, doğumdan sonra düzelir.
- Kendinizi ağır ve hantal hissedebilir, çabuk yorulmaya
başlayabilirsiniz, sık sık dinlenmeye çalışın.
- Dişeti kanamalarınız, burun tıkanıklığı olabilir.
- Beyazımsı vajinal akıntınızın kıvamı koyulaşabilir.
- Elleriniz, ayaklarınız, bilekleriniz ve yüzünüzde şişlik
olabilir. Bolca su içmelisiniz.
- Bacaklarınızda varisler olabilir.
- Göğüslerinizden daha bol miktarda colostrum gelebilir.
- Sakarlaşmış, dalgınlaşmış olabilirsiniz.
- Kilonuz 1.5-2 kilo kadar artabilir, bebeğinizin besin
gereksinimleri doruktadır ve doğum öncesi son büyüme atağı
göstermektedir.
- Bebeğin sağlığı ve doğumla ilgili kaygılarınız olabilir,
artabilir, heyecanlanabilirsiniz.
Bebeğinizdeki değişiklikler
- Bebeğiniz büyür ve tekmelerini daha güçlü hissedersiniz.
- Dışarıdaki sesleri duyar, gözleri açıktır., karanlık ve
aydınlığı ayırt edebilir.
- Bebeğiniz hızla büyür, tekmelerini giderek daha güçlü
hissedersiniz.
- Kemikleri sertleşmeye devam eder.
- Amniyon sıvısının en fazla olduğu dönemdir.
- Cilt rengi kırmızıdan pembeye dönmeye başlar, deri altında
yağ tabakası oluşmaya başlamıştır.
- Bağışıklık sistemi gelişmeye , kendi antikorlarını
üretmeye başlamıştır.
- Bebeğiniz bu dönemde doğarsa, yeterince gelişmiş olup
hayatını sürdürebilir.
- Bebeğinizin boyu 40-45 cm civarında, ağırlığı 2000-2500 g
civarındadır.
Muayene ve laboratuar tetkikleri:
- Kan basıncı ve kilonuz ölçülmeli.
- İdrar tetkiki yapılmalı.
- El ve ayakların, bacakların muayenesi yapılmalı.
- Fundus yüksekliğine bakılmalı.
- Fetus kalp atışları muayene edilmeli.
- Karın muayenesi ile bebeğin pozisyon ve ölçülerine
bakılmalı.
- Kan grubu Rh negatif ise, Rh titrasyonu için kan testleri
yapılmalı.
Kan Uyuşmazlığı
"Kan uyuşmazlığı" genel kanının aksine, karı koca arasında
değil, gebelik döneminde anne ile karnındaki bebeği arasında
söz konusu olabilen normal dışı bir durumdur. Hangi kan
grupları arasında ve nasıl bir uyuşmazlık olduğunu
anlatmadan önce kan gruplarını tanımlamak gerekir. Kanımızda
oksijen taşımakla görevli kırmızı kan hücrelerinde bulunan
proteinler esas alındığında klasik olarak dört ana kan grubu
tanımlanır: "A", "B", "AB" ve "O" grubu .. Bir de "Rh" söz
konusudur. Birey, "D" proteinine sahipse Rh pozitif (+),
değilse Rh negatif (-) olarak ifade edilir. Rh (-) kişilerin
vücudunda D proteini hiç yoktur ve bağışıklık sistemi için
tamamen yabancı bir maddedir.
Normal koşullarda hamilelik döneminde anne ve bebeğin
kanları birbirine karışmadan plasenta (eş) aracılığıyla
oksijen, karbondioksit ve besi öğelerinin karşılıklı
alışverişi gerçekleştirilir. Anne Rh (-), bebek Rh (+) ise
ilk gebelikte herhangi bir sorun olmaz. Bebek doğarken
zedelenen damarlardan bir miktar bebek kanı, Rh (-) annenin
kanına karışabilir. Böylece annenin bağışıklık sistemi
tamamen yabancısı olduğu bir proteinle, "D" proteini ile
tanışır ve ona karşı tepki geliştirir. O maddeyi tanımadığı
için yok etmek ister. Beyaz kan hücrelerinin D proteinini
yok etmek üzere ürettiği -o maddeye özgü- sıvısal maddeleri
(antikorlar) kullanarak hedefine ulaşır. Annenin kanında bir
tane bile bebek kan hücresi kalmaz, tümü yok edilir. Bu
savaş sona erdiğinde geriye "anti-D antikorları" adı verilen
sıvısal maddeler ve bunları gereksinim duyulduğunda her an
yeniden üretebilecek akıllı beyaz kan hücreleri kalır.
İkinci gebelikte çocuk eğer yine Rh (+) kana sahipse annenin
kanında hazır bulunan bu sıvısal maddeler (antikorlar)
kolayca plasenta (eş) engelini aşarak anne karnındaki
bebeğin kanına karışırlar. Bebek kırmızı kan hücreleri yok
edilmeye başlanır. Çocuğun kemik iliği, karaciğer ve dalağı
yok edilen kırmızı kan hücrelerinin yenilerini üretir ve
eksilen kanı yerine koyar. Bu aşırı kırmızı kan hücresi
yıkımı ve yapımı sürecinde "bilirubin" adı verilen ve
fazlası zararlı olan bir madde açığa çıkar, bebekten anneye
geçer, annenin karaciğeri tarafından yok edilir. Bebeğin
karaciğeri henüz bu maddenin tümünü zehirsizleştirebilecek
kadar gelişmemiştir. Eğer üretilen kırmızı kan hücresi
miktarı yok edilenden az olursa sonuçta bebek ağır bir
kansızlığa maruz kalır, hatta ölebilir. Eğer arada bir denge
varsa bebek bir ölçüde kansızlıkla doğar veya sağlıklı
olarak dünyaya gelir. Sorun asıl o zaman belirginleşir.
Çünkü kan hücreleri hala parçalanmakta, yenileri yapılırken
gereken maddeler anneden temin edilememekte, çocuk kendi
depolarını kullanmaktadır. Üstelik açığa çıkan sarı boyar
madde niteliğindeki "bilirubin" bebeğin karaciğeri
tarafından yeterince vücuttan uzaklaştırılamamaktadır. Kanda
belli bir düzeyi aşan "bilirubin" göz aklarına, cilde ve
sonunda asıl zararını gösterdiği beyin ve sinir sistemine
yerleşerek yaşamı tehdit etmektedir. Yeni doğan sarılığının
ağır şekillerinde, tedavi edilmeyen çocuklarda adalelerin
sertleşmesi, zeka geriliği gibi kimi geri dönüşümsüz sinir
sistemi bozuklukları meydana gelmektedir.
Yeni doğan sarılığı olan bebeklerde sarı boyar madde "bilirubin"i
vücuttan daha kolay uzaklaştırmak için belli bir dalga
boyundaki ultra viyole (kızıl berisi) ışınları
kullanılmaktadır. Bebeklerin uygun sıcaklık ortamı sağlayan
kuvöz ya da yataklarda ultra viyole ışığıyla tedavisine
"fototerapi" denir. Yeterli olmadığında bebeğim göbek
kordonundan takılan bir sistemle, uygun bir Rh (-) kanla
"kan değişimi" işlemi gerçekleştirilerek yaşamsal tehlike
atlatılır. Geç kalınan durumlarda araz kalması olasıdır.
Körlük, şaşılık, sağırlık, felç gibi ..
Mademki kan uyuşmazlığı ve sonuçları bu kadar ağır
olabiliyor, o halde Rh (-) anneler için koruyucu bazı
önlemler alınması gereklidir. Bir anne adayı eğer Rh (-)
kana sahipse, ilk doğum, kürtaj ya da düşüğünden hemen
sonra, bebeğinden kendisine o anda geçmiş olabilecek Rh (+)
bebek kan hücrelerine karşı annenin bağışıklık sisteminde
tepki oluşmadan önce girişimde bulunulmalıdır. Bunun için
özel olarak hazırlanmış bir serum vardır: "Anti-D İmmun
Globulin". Bu madde doğumdan (ya da düşük veya kürtajdan)
hemen sonra anneye kaba etten iğne şeklinde yapılmalıdır.
"Anti-D İmmun Globulin" kana karışır, bebekten geçmiş olan
Rh (+) kan hücrelerini derhal yok eder. Annenin bağışıklık
sistemi ne olduğu anlamadan işlem tamalanır. Bir süre sonra
"Anti-D İmmun Globulin" doğal ömrünü tamamlar ve kanda yok
olur. Oysa anne kendisi "antikor" geliştirmiş olsaydı bu
sıvısal madde uzun süre kanda kalacak, gerekirse onu yeniden
üretebilme yeteneği olan beyaz kan hücreleri tarafından
eksikliği tamamlanacaktı. Pasif olarak verilmiş olan
"Anti-D" için eksikliğin tamamlanması diye bir konu söz
konusu değildir. Zamanla yok olan "Anti-D İmmun Globulin" bu
sayede annenin sonraki hamileliklerinde çocuk için bir sorun
oluşturamaz. Yalnız unutulmaması gereken bir konu bu immun
globulinin herbir gebeliğin son bulumunda yeniden
uygulanmasının gerekliliğidir. Kan uyuşmazlığı genel olarak
ilk bebekte sorun oluşturmaz. Sonraki Rh (-) çocuk için
zaten bir problem yoktur.
Rh uygunsuzluğu kadar ağır seyretmese de "kan grupları"
arasında da uygunsuzluk söz konusu olabilir. Genellikle
annenin "O" bebğin "A", "B" veya "AB" olduğu durumlarda
meydana gelir. Farklı mekanizmalarla ama aynı aynı
prensiplere dayanan süreçler yaşanır. Fakat daha seyrek
olarak yaşamı tehdit eden boyutlara ulaşır.
Sonuç olarak Rh (-) olan annelerin Rh (+) doğabilecek
çocukları için önceden hazırlıklı olunmalıdır. Eğer anne ve
baba her ikisi de Rh (-) iseler genetik kurallarına göre Rh
(+) bebekleri olamaz. Eğer anne Rh (-), bab Rh (+) ise çocuk
Rh (-) de olabilir, Rh (+) de. Bu genel bilgi de göz önünde
bulundurulmalı, doğum sonrası bebek kan grubu tayin
edilmelidir. Anne Rh (-), bebek de Rh (-) ise uygunsuzluk
yoktur, anneye anti-D immun globulin yapmak gerekmez.
Annenin Rh (+) olduğu durumlarda çocuğun Rh'ı ne olursa
olsun Rh uygunsuzluğu olmaz. Eğer anne ve baba her ikisi de
"O" grubu kana sahiplerse çocukları mutlaka "O" grubu olur.
Bu durumda anne ve bebek arasında grup uygunsuzluğu
olamayacağı açıktır. Anne "O", baba "A" ise çocuk "O" veya
"A"; anne "O", baba "B" ise çocuk "O" veya "B"; anne "O"
baba "AB" ise çocuk "A" veya "B" olur ama "O" veya "AB"
olamaz. Annenin "A" ya da "B" olduğu, çocuğun "B" ya da "A"
olduğu durumlarda uyuşmazlık nadirdir, hafif seyreder.
Ayrıca bazı alt kan grubu uygunsuzluklarında, hatta hiçbir
uygunsuzluğun olmadığı kimi sıra dışı durumlarda kan
uyuşmazlığıyla benzer klinik tablolar görülebilir, yenidoğan
sarılığı meydana gelebilir.
Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için gebelikte sağlıklı
ve düzenli izlem ön koşuldur. Anne baba adayları, kadın
hastalıkları ve doğum uzmanı ile çocuk sağlığı ve
hastalıkları uzmanı arasında işbirliği bu sürecin temelini
oluşturmaktadır. Uygun bir gebelik yönetimi ve doğuma uzman
gözetiminde hazırlık, kan uyuşmazlığı gibi yaşamsal bir
sorunun bile kolaylıkla halledilmesini sağlayacaktır.
reklamlar