reklamlar
Dışarıdan aldığımız proteinleri
hayvansal ve bitkisel kaynaklı yiyeceklerden elde ederiz. Bu
besinlerdeki proteinlerin kalite, çeşit ve miktarları
birbirlerinden farklıdır. Sindirilebilirlik açısından en
uygun olanı yumurta, et, süt ve benzeri hayvansal kaynaklı
yiyeceklerden elde ettiklerimizdir. Bu besinlerdeki
proteinin % 91 - 100'ü, tahıl ürünlerindeki proteinin % 79 -
90'ı, kuru baklagillerden elde edilen proteinin ise % 69 -
90'ı sindirilir. Kullanılabilirlik açısından tavuk yumurtası
örnek proteindir, % 98'i vücut tarafından kullanılır.
Et, balık, süt ve bunların türevlerinden elde edilen protein
ise iyi kalitede protein kabul edilir. % 75 - 80'i vücut
proteinine dönüşür.
Hayvansal kaynaklı proteinler elzem amino asitler açısından
yeterli düzeydedir. Düşük kalite protein diye
sınıflandırdığımız bitkisel kaynaklı proteinlerde bazı elzem
amino asitler yetersiz bulunmakta ve sindirimleri de güç
olmaktadır. Bitkisel kaynaklı proteinlerin % 40'ı
kullanılabilmektedir.
Yumurta albümini ve kazein gibi yüksek kaliteli protein
alımı halinde, alınan amino asitler büyük oranda protein
sentezinde kullanılmaktadır. Karışık bir Diyetle alınan
proteinlerden elde edilen amino asitlerin büyük bir bölümü
enerji temininde kullanılarak yıkıma uğramaktadır. Küçük bir
bölüm ise protein sentezinde kullanılmaktadır.
Hayvansal kaynaklı proteinler içerdikleri doymuş yağ ve
kolesterol nedeni ile aşırı tüketildiğinde insanlarda kalp -
damar hastalıklarına neden olabilirler. Bitkisel kaynaklı
proteinlere göre ekonomik yönden de pahalıdırlar. Bitkisel
kaynaklı yiyecekleri birbirleri ile karıştırarak yediğimizde
besinlerin birinde sınırlı olan elzem amino asidi diğer
besinden karşılayabiliriz. Tahıllarla kuru baklagillerin
veya süt türevlerinin birlikte yenmesi, elzem amino
asitlerin yeterince tüketilmesi açısından daha yararlıdır.
Etin fazla tüketimi yüklenmelerde kan asidozunun artmasına,
sonuçta yorgunluğa neden olmaktadır. Sütün alkalizan etkisi
nedeniyle süt proteini kullanımında bu olasılık daha
düşüktür.
reklamlar