reklamlar
Yüzyıllardan beri bilinen bir
hastalıktır. Çok çeşitli şekillerde tanımlanmış, pekçok
kitaba ve şiire konu olmuştur. Hastalığın etkeninin bir
mikrop olduğunun bilinmediği yıllarda pekçok tedavi şekli
denenmiştir.
Etken :
Tüberküloz Mycobacterium tuberculosis adı verilen bir
basille oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Tüberküloz, % 80
oranında akciğerlerde olmak üzere bütün organlarda
görülebilir. Tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi edilen
hastalarda ölüme yol açabilir. Bugünkü modern tedavi ile
tüberküloz hastalarında yüzde yüze yakın iyileşme
sağlanabilir.
Epidemiyoloji :
Tüberküloz hastalığı insandan insana havayolu ile
bulaşır.Tüberküloz mikrobunun en önemli kaynağı , tedavi
görmemiş akciğer tüberkülozlu hastalardır. Bu hastaların
öksürmesi, hapşırması veya konuşması ile mikroplar havaya
saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları solunum yolu ile
alırlar ve infeksiyona yakalanırlar. Tüberküloz hastalığı
grip , nezle gibi kolaylıkla bulaşmaz. Tedavi altında
olmayan, halen basil saçan bir hasta ile uzun süre kapalı
bir yerde birlikte yaşanırsa hastalık bulaşabilir. Bu
nedenle hastalık genellikle aynı evde birlikte oturanlara ya
da yakın arkadaşlara bulaşır. Kalabalık yaşam koşulları,
yoksulluk bulaşma riskini artırmaktadır. Ev veya kapalı iş
yeri ortamları dışında tüberkülozun bulaşması oldukça
sınırlıdır.
Tüberküloz mikrobu vücuda girdikten sonra uzun süre hastalık
yapmadan sessiz olarak kalabilir. Bu kişilerde bir hastalık
belirtisi yoktur. Vücudun savunma mekanizmaları aracılığı
ile mikrop hapsedilmiş gibidir. Bu kişiler durumlarının
farkında olmazlar ve bulaştırıcı da değildirler. Bu gün
dünyada ve ülkemizde toplam nüfusun yaklaşık üçte biri
tüberküloz basili ile infekte durumdadır. Bir kişinin
infekte olduğunu ortaya koymanın tek yolu Tüberkülin (PPD)
cilt testidir. Fakat bu test BCG aşısı yapılmış olanlarda da
pozitif sonuç verdiğinden Türkiye gibi BCG aşısının zorunlu
olduğu yerlerde bu ikisini birbirinden ayırmak zordur.
Klinik :
Vücudumuza giren tüberküloz mikropları çeşitli nedenlerle
aktifleşip çoğalmaya başlarlarsa tüberküloz hastalığı ortaya
çıkar. Tüberküloz hastalığı tedavi edilmezse tuttuğu organda
tahribat yapar ve sonunda ölüme yol açabilir. Tüberküloz
mikrobu alıp infekte olanların yaklaşık yüzde onu
yaşamlarının herhangi bir döneminde tüberküloz hastalığına
yakalanırlar.
Akciğer tüberkülozu; kilo kaybı, halsizlik, ateş, gece
terlemesi ve öksürük yakınmaları ile ortaya çıkar. Bir süre
sonra hastada kanlı balgam çıkarma ortaya çıkar.
Akciğer dışı tüberküloz hastalığı başlığı altında toplanan
hastalıklarda bütün organ ve sistemler bu mikrop tarafından
tutulabilir. Tüberküloz menenjit, böbrek tüberkülozu, kemik
ve eklem tüberkülozu ve lenf bezleri tüberkülozu en ağır
tablolardır.
Tüberküloz mikropların vücuda girdikten sonra hastalık yapma
süresi ve riski kişiden kişiye değişir. Küçük çocuklar ve
vücut direnci düşük olanlar en çok hastalanma riski olan
kişilerdir. Hastalık mikrobu aldıktan hemen sonra
oluşabileceği gibi on yıllarca sonra da ortaya çıkabilir.
AIDS hastalığı vücut direncini en çok kıran hastalık olduğu
için bu kişilerde tüberküloz hastalığı çok sıktır. Bunun
dışında , şeker hastalığı, kronik böbrek hastalıkları , bazı
kanserler, silikozis (mesleki toz hastalığı ), uzun süre
kortizon ve benzeri ilaç kullananlar , ilaç ve alkol
bağımlılığı olanlar ve sigara tüberküloz hastalığına
yakalanma riskini artırır.
Tanı :
Tüberküloz hastalığının belirtileri nelerdir ?
İki haftadan uzun süren öksürük,
Balgam çıkarma,
Ateş,
Gece terlemeleri,
Göğüs ağrıları,
İştahsızlık,
Zayıflama,
Halsizlik,
Yorgunluk,
Kanlı balgam
Belirtiler genellikle hafif başlar ve yavaş yavaş ilerler.
Bu nedenle, birçok hasta doktora başvurmakta gecikir.
Bazıları da özellikle öksürük şikayetini sigara ya da başka
bir nedene bağlar ve doktora başvurmaz. Bu durum yanlış
teşhis ve yanlış tedavilere yol açabilir.Şüpheli kişide
hastalık belirtileri varsa hemen akciğer filmi çekilmelidir.
Akciğer filmindeki bazı görüntüler tüberkülozdan
şüphelenmemize neden olur. Fakat bu görüntüler başka
hastalıklarda da olabileceğinden sadece akciğer filmi ile
kesin tanı konulamaz. Akciğer tüberkülozunun kesin tanısı
balgam incelemesi ile konulur. Doğru tanı için, balgamda
verem mikrobunun gösterilmesi önemlidir. Bunun için
mikroskobik muayene ve kültür testi yapılmalıdır. PPD testi
pozitif ise kişinin tüberküloz basili ile karşılaştığını
anlarız. BCG aşısı sonrası da PPD pozitif olur. Herkese BCG
aşısının yapıldığı ve infeksiyonun yaygın olduğu Türkiye
gibi ülkelerde erişkinlerde PPD testinin tanıda yararı çok
sınırlıdır. Çocuklarda ise PPD testi tüberküloz tanısında
değerlidir.
Tedavi :
Bu gün tüberküloz hastalığının tedavisi için etkili, yan
etkisi az 5 tane ana ilaca sahibiz. Bu ilaçlar ülkemizde
Verem Savaşı Dispanserleri tarafından hastalara ücretsiz
olarak verilmektedir . Tüberküloz hastalığının başarılı
tedavisi için tedavinin başlangıcında dört ilaç birden
kullanılmalıdır.
Tüberküloz tedavisi başladıktan kısa bir süre sonra hastalık
belirtileri azalıp kaybolabilir. Fakat hastalığın kesin
tedavisi ve tekrarlamaması için tedavi süresi en az 6 ay
olmalıdır. Bu süre gerekli durumlarda daha uzatılabilir(8-12
ay). İlaçların her gün düzenli olarak ve yeterli süre
kullanılması tedavide en önemli olan kuraldır. İlaçların
düzensiz ve/veya yetersiz süre kullanımı tedavisi çok zor
dirençli tüberküloza yol açar.
Tüberküloz tedavisinde ilaçların düzenli ve yeterli süre
kullanımı o kadar önemlidir ki bunun sağlanması için Dünya
Sağlık Örgütü her hastanın bütün tedavi boyunca ilaçlarının
eğitimli bir kişinin gözetiminde içirilmesini önermektedir.
DOTS bu verem savaş sisteminin uluslararası adıdır( Directly
observed therapy -short course) "Doğrudan gözetim altında
kısa süreli tedavi".
İstirahat, beslenme, ve hava değişimi gibi unsurların
tüberküloz tedavisinde çok önemli yeri olmadığı
gösterilmiştir. Verem ilaçları bulunmadan önce bu konulara
çok önem verilmekteydi. Ağır işlerde çalışanların
hastalıklarının durumuna göre bir müddet istirahat etmeleri
gereklidir.
Korunma :
Tüberkülozda koruyucu tedavi, mikropla karşılaşmış fakat
henüz hasta olmamış kişilerin hastalanmasını önlemek için
yapılır. En çok kullanıldığı kişiler 15 yaş altında olup
evinde mikrop çıkaran bir kişi bulunan çocuklardır. Ağır
hastalar dışında tedavi ayaktan yapılabilir. Önemli olan
ilaçların düzenli kullanılmasıdır. Tedavinin başlangıç
döneminde (ilk iki ay) ilaçların gözetimli olarak düzenli
kullanılması sağlanırsa tedaviye ayaktan da başlanabilir.
Tüberkülozlu hastalarla aynı evde oturan yakınları ve yakın
arkadaşları mutlaka verem savaşı dispanserlerine
başvurmalıdır. Hasta yakınları 3 ay aralıklarla en az üç
kere kontrol edilmelidirler. Bu kontrolde akciğer grafisi
çekilir ve PPD testi yapılır. Gereken kişilere koruyucu ilaç
tedavisi verilir.
BCG tüberkülozdan korunabilmek için kullanılan aşıdır.
Özellikle çocukları menenjit tüberküloz , milier tüberküloz
gibi durumlardan korur. Ülkemizde doğumdan sonra 2. ayda ve
1. sınıfta olmak üzere iki defa yapılmaktadır.
Kaynak: www.istanbulsaglik.gov.tr
reklamlar